29 Kasım 2013 Cuma

Disney Prensesleri Vogue Kapağında

Öyle moda düşkünü değilim. Moda dergilerine gömülüp de saatlerce okumuyorum. Ama bir film hastası olarak bu haber ilgimi çekti. Özellikle de Disney filmlerine hayranım. Çocuk filmi diye adlandırılması da pek hoşuma gitmiyor açıkçası. Animasyon filmleri onlar, 7'den 70'e herkes izleyebilmeli bence önyargısız. Neyse bu postun amacı filmler değil moda.

İllüstratör Dante Tyler meşhur Disney prenseslerini daha çekici halde tekrardan yaratıp onları Vogue kapağına taşımış. Oldukça da başarılı bir iş çıkarmış.

Masumluklarıyla, güzellikleriyle tanıdığımız prensesler o saflıklarından çıkıp birer moda ikonu haline gelmişler.

Filmlerin bağlantılarını da altlarına iliştirdim. İzlemek isteyenlere...

Ariel - The Little Mermaid (1989) imdb

Belle - Beauty and the Beast (1991) imdb

Cinderella - Cinderella (1950) imdb

Jasmine - Aladdin (1992) imdb

Pocahontas - Pocahontas (1995) imdb

Princess Aurora - Sleeping Beauty (1959) imdb

Snow White - Snow White and the Seven Dwarfs (1937) imdb

Tiana - The Princess and the Frog (2009) imdb

Mutlu günler

24 Kasım 2013 Pazar

Bu Hafta (3)

Bir süredir haftalık postumu yapmadım. Bu haftayı bari atlamayayım dedim.

Bitireli birkaç hafta oldu aslında. Ama şimdiden çok özledim Dexter'ı, Debra'yı ve Harrison'ı.

Bu saç aksesuarına bayıldım. Yine kim düşünmüşse iyi düşünmüş, kim yapmışsa çok güzel yapmış.

Bu karikatüre güldüm. The Wizard of Oz'a alternatif son yapmışlar. Dorothy'yi ne hale getirmişler ama yazık.
*Peki, ben onun cesaretini nasıl alacağım?

Bu fotoğrafın tatlılığını çok sevdim. Bir çocuğun en yakın arkadaşının bir oyuncak olması ne kadar sevimli bir şey.

Yeni biten dizilerin ardından başkaları geliyor. 2 Broke Girls de bunlardan biri. Bu hafta da buna başladım. Ortalama 22 dakikalık bir dizi. Tavsiye ederim. Çokça güldürüyor.

Mutlu günler

14 Kasım 2013 Perşembe

Scrubs (2001-2010)

-Spoiler içerebilir-

Hayatımda güldüğüm en komik dizilerden biridir sanırım. Şu cümlem çok klasikleşti farkındayım ama izleyip bitirdiğim çoğu diziyi Cnbc-e'de görüp de başladım. Bu da onlardan biri. Laptop başına oturup bir yaz tatilinde bitirmiştim. Günde bir sezonu izliyordum.

Uzun soluklu dizilerden biri de bu. Ortalama 22 dakikalık bölümlerle tam 9 sezon (182 bölüm) sürdü. Ben son sezonu çok da beğenmedim, o yüzden Scrubs benim için 8 sezonluk bir dizidir.

Son sezonda ana karakterlerin bir kısmı diziden ayrıldılar. Kalan kısmı da çokça gözükmedi zaten. Olay daha çok yeni stajyerler odaklı hale gelmişti. 13 bölümlük son sezonda toplasam 3 sahneye anca gülmüşümdür.

J.D., Turk, Elliot... Hepsi birer çaylak doktor olarak başladılar Sacred Heart adlı eğitim ve araştırma hastanesinde çalışmaya. Bu hastanede normal biri yok, iyi ki de yok. Çaylak doktorlarından başhekime, hademesinden hastane avukatına kadar hepsi sıradışı.






Biraz karakterlerden bahsedeyim:

J.D.(John Michael Dorian); esas çocuk. Hikayeleri genelde onun ağzından duyuyoruz. Gündüz düşçüsü. Dizinin en güzel bölümleri de genelde bu gündüz düşleri. Sacred Heart'ta dahiliye asistanı. En yakın arkadaşı Turk. Aynı zamanda Turk'le aynı evi paylaşıyorlar. Aralarında 'Guy Love' (erkek aşkı diye çevirmek mümkün) yaşanıyor (Yanlış anlaşılmasın, sadece arkadaşlar).



Christopher Turk; J.D.'in kankası, ev arkadaşı. Evlerinde doldurulmuş köpekleri var. Üniversiteden beri dostlar. Sacred Heart'ta cerrahi asistanı. Aynı hastanede hem can arkadaşıyla hem de sevgilisiyle mutlu mesut çalışıyor. Sevgilisiyle arasına girebilecek tek şey ise J.D. ile arasındaki muhteşem arkadaş bağı.


Turk ve J.D.'in arkadaş bağını anlatan çok güzel bir yazı buldum. Buradan ulaşabilirsiniz.

Elliot; hastanemizin güzel asistanı. Konuşmaya inanılmaz bayılıyor (hatta bazen hiç susmuyor). Kendini beğenmiş bir tarafı da var. Tek isteği başarılı bir doktor olabilmek. J.D. gibi o da bir dahiliye asistanı. Tanıştıkları ilk günden beri aralarında bir kıvılcım var. Bir dargın bir barışıklar. -Spoiler- En sonunda evleniyorlar ve çocukları oluyor. -Spoiler-



Carla Espinosa; Turk'ün ikicik aşkı (biricik aşkı ne yazık ki J.D.). İlk yıllarında asistanlarımıza yardım eden baş hemşire. İhtiyaçları olduğunda Carla'ya koşuyorlar, o da doğru ve yanlışlarını gösteriyor. Baş hemşiremiz aynı zamanda koruyucu melekleri. Elliot'la ilk başta pek de anlaşamıyor ama daha sonra arkadaşlıkları güçleniyor.


Perry Cox; baş belası doktorumuz. Asistanlarımızı ilk günden perişan ediyor, pişman olmayan asistan yok. Yaptıkları hiçbir şeyi beğenmiyor ve hakaret etmekten çok hoşlanıyor. J.D. bir gün Dr. Cox gibi olmak istiyor. Aslında Dr. Cox da gizliden gizliye J.D.'de kendini görüyor, bir gün kendisi gibi bir doktor olacağından emin. J.D.'ye kız isimleriyle seslenmeye de inanılmaz bayılıyor.  Bazen o kadar uzun hızlı cümleler kuruyor ki onu anlayabilmek imkansız.


Bob Kelso; hastanemizin baş hekimi. Sacred Heart gibi tatlı bir isme sahip hastanede ne yazık ki yöneticimiz kalpsiz, ruhsuz, duygusuz, acımasız bir ihtiyar. Hastane gelirleri biraz daha önemli onun için.

Janitor (ne yazık ki adını öğrenemiyoruz)(sanırım bir bölümde söylüyordu ama yalan da olabilir. Ona inanıp güvenmek biraz zor.); J.D.'nin bir diğer baş belası, onun için bir kabus. Her gün en az üç öğün J.D. ile uğraşıyor. Hademelik yaptığına çok da rastlayamıyoruz. Her şey aslında J.D.'nin bir şaka yapmasıyla başlamıştı, Janitor o günden beri kan kusturuyor J.D.'ye.
(İlk sezon sadece J.D. ile konuşuyordu, bu yüzden acaba J.D.'in oluşturduğu hayali bir karakter mi diye akıllarda soru yaratmıştı. Ama sonraki sezonlarda başkalarıyla konuştuğu görüldü.)

Ted Buckland; hastanemizin avukatı. Avukatlıktan kalan zamanlarında müzik grubuyla ilgileniyor. Reklam müziklerini çok güzel seslendiriyorlar. Müziklerini ezberlememeniz işten bile değil.

Todd Quinlan; Sacred Heart'ın sapık asistanı. Cerrahi alanda çalışıyor. Uygunsuz esprileriyle bir anda ortaya çıkabilir. Slip mayosu, bandanası ve 'High five'ı ile meşhurdur.


Bu kadar komedi dolu bir dizide maalesef her zaman gülemiyoruz. Arada üzücü olaylar da yaşanıyor. Her gün yaşamla ölüm arasında koşuşturan acemi doktorlarımız hayatın gerçekleriyle karşılaşıyorlar Sacred Heart'ta. Sadece hastaları değil bazen yakın arkadaşlarını da kaybetti kahramanlarımız.

İlk 8 sezon boyunca, neredeyse her bölüm “benim” kelimesiyle başlıyor. Dizinin, başrolün iç sesleriyle gitmesi ve onun hayatını anlatmasından dolayı böyle uygun görülmüş. Ama son sezonda yeni asistanların hayatı anlatılmaya başlanınca, “benim”ler yerini, “bizim”e bırakmış.




Mutlu günler

10 Kasım 2013 Pazar

10 Kasım


Geçmişte yaşamış birini tanıma fırsatı olsaydı eğer elimizde, birçoğumuz mutlaka ama mutlaka Atatürk'ü seçerdi. Kim istemez ki en büyük kahramanıyla tanışmayı.

Senden hala korkuyorlarsa, ölmemişsin demişler. Çünkü sen hala kalbimizde yaşıyorsun. 75 yıl oldu ama kabul etmek istemedik, kabul edemeyiz bunu.

Sen rahat uyu Ata'm. Biz senin izindeyiz. Sen o yolu çizdin bizim için. Biz de o yolda yürüyeceğiz.

10 Kasım'ı üzüntüyle anıyoruz. Ama sen üzülme ağlamıyoruz. Geleceğe umutla bakıyoruz ya senin sayende, nasıl ağlarız.

Mutlu günler

6 Kasım 2013 Çarşamba

Kar Küresi

Çocukluğumdan beri çok severim kar kürelerini. Yurtdışına giden biri olduğunda hemen siparişimi verirdim. Dünyanın değişik yerlerinden gelen kar kürelerini dizerdim kütüphane rafıma. Zamanla birkaç tanesi kırıldı ne yazık ki (Birazcık sakarım da).

Canım sıkıldığında çalkalar ve izlerim kar tanelerinin tekrardan yere düşüşünü. Şimdi artık yurtdışına gidenlere yalvarmama gerek kalmadı. Artık kendi kar küremizi kendimiz de yapabiliriz.

Yalnız bunlar kar küresi değil ne yazık ki. Kar kavanozu. Kar taneleri yerine de simler geliyor. Onların yerini tutmasa da kendi el ürünümüz işte. Onu izlemesi de ayrı güzel olacaktır.

İnternette bulduğum bu yöntemi en kısa zamanda ben de deneyeceğim.

Malzemeler;

  • Küçük heykelcik
  • Suya dayanıklı yapıştırıcı (zamk)
  • Yaldız/Sim
  • Kavanoz (düz ve yumuşak kenarlı kapak bir avantaj)
  • Su

Kapağa ve küçük heykelciğe yapıştırıcı sürülüp ortalanıyor.
Kavanoza sim ardından da su dökülüyor (Ağzına kadar doldurulmaması tavsiye edilir. Ufak bir miktar boşluk bırakın).
Kapak kenarlarına da yapıştırıcı sürülüp iyice kapatılıyor.
Artık sizin de bir kar küreniz var. İyi günlerde kullanınız.

Mutlu günler