4 Eylül 2013 Çarşamba

Pushing Daisies (2007-2009)

-Spoiler içerebilir-

Neden bu kadar kısa sürdü bu dizi:( Daha Ned'le Chuck kavuşamadılar adamakıllı birbirlerine. Hem hem Chuck annesiyle vakit geçiremedi 'anne-kız' olarak. Neden neden?

İşte yine erken sona erdirilen bir diziyle daha karşınızdayım. Torrent indirmeye başladığım ilk dönemlerden. Yine Cnbc-e'de görülüp, ne tatlı bir konusu var diyip başladığım, kısacık ömründe sıkı sıkı bağlandığım dizim.


Dizi rengarenk, sevimli, tatlılıktan ölecek. İçini gıdıklamak diye bir tabir vardır hani. Heh işte Pushing Daisies tam olarak bunu sağlıyor.


Baş kahramanımız Ned isimli tatlı mı tatlı bir adam. Ned, ilginç bir özelliğe sahip. Dokunarak ölüleri canlandırabiliyor. Canlandırdığı kişi bir dakika içinde yeniden ölmezse onun yerine başkası ölüyor. Ned birini canlandırdığı zaman bir daha ona dokunmaması gerekiyor. Ned (Lee Pace)’in büyüyüp turtacı olduğunu görüyoruz. Onun bu gücünü fark eden müfettiş Emerson (Chi McBride), Ned’den yardım istiyor. İkisi birlikte, suçluların peşine düşüyorlar. Bunu yaparken Ned kurbanları bir dakikalığına uyandırıyor ve onlardan katili öğrenmeye çalışıyor.


Aynı gün Ned annesini kaybederken Chuck da babasını kaybediyor. Çocukluk aşıkları bu öpücükle birbirlerine veda ediyorlar ve yıllar boyu bir daha görüşmüyorlar. Ta ki...


Ned ve Chuck'ın yıllar sonra görüşmeleri böyle oluyor. Sadece bir dakikaya sığdırmaları gereken bir dünya var. Onu uyandırıp katilini öğreniyor ama küçükken aşık olduğu kızla yeniden karşılaşmak onu sarsıyor. Ned yapması gereken şeyi biliyor ve yapmadığı zaman ne sonuçlar doğuracağının da farkında. Ama yapmıyor, Chuck'ı öpücüğüyle ölüme gönderemiyor.




İki sezon boyunca Chuck'la Ned tatlı tatlı kaçamak kaçamak birbirlerine dokunuyorlar, öpüşüyorlar. En çok da mutfaktayken şeffaf folyoyla öpüşmelerini sevmiştim.




Her bölüm ayrı bir fantastik maceraya koşuyorlar Ned, Chuck ve Emerson. O kadar güzel o kadar renkli o kadar sevimli o kadar şeker yerlere gidiyorlar ki. Ölülerle konuşurken o kadar tatlılar ki. Dizinin her bölümünde en az bir ölü var ama o kadar tatlı mı tatlı ki dizi. Ölüler bile sevimli sevimli ölmüş.

Olive-Ned-Chuck aşk üçgeni de var tabii ki dizide. Ama sevenlerin arasına girmiyor Olive'cik, o da sevdicek  buluyor kendine dizi sonlarında. Ned ve Chuck aşklarına sorunsuz(!) kavuşuyorlar.

Narrator(seslendirici) o kadar tatlı anlatıyor ki hikayeyi. Masalsı diyarla götürüyor. Çekimler desen harika, müzikler harika, mekanlar harika. Ahh yok mu o Pie Hole. Bütün gün otur turta ye orada. Dizinin tatlılığı biraz da Ned'in turtacı olmasından kaynaklı sanırım. Her bölümde çeşit çeşit turta yapıyordu da canım çekiyordu. O zamandan beri İstanbul'da turta arıyorum.

Şu yazıyı yazarken bile içim kıpır kıpır oldu, çok severek izlemiştim. Bir daha izlenebilecek dizi listesine girmiştir benim için. 

Yazıyı yazarken o kadar tatlı, harika, sevimli kelimesini kullandım ki. İçimdeki kıpırtıyı yine de anlatamıyor. Aklıma geliyor da, ne sevimli diziymiş ya...


Mutlu günler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder